Sayfalar

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Işığı Yak - Blog Yarışması


Yine bir seçim arefesindeyiz. EVET'ler HAYIR'lar havada uçuşuyor. İnternette tartışma ortamları alevlenmiş, meydanlarda siyasetçiler cephelerini almış durumda. Benim için sıkıcı ama T.C. vatandaşı olduğum için bağımsız kalamadığım bir durum. Bağımsız kalamadığım kadarıyla bu konu hakkında bir yazı yazmayı da düşünüyorum ama sıkıcı tarafı erteletiyor her seferinde.

Bu konuyla alakalı internet sitelerinde , bloglarda vs. dolaşırken seçimle ilgili bir yarışmaya denk geldim. Jürleri arasında önemli yazarların bulunduğu yarışma hakkında birkaç detay şu şekilde;

Yarışma Hakkında
Anayasa Değişikliği konulu olarak düzenlenen Blog Yarışması'nda, halkın bu konudaki düşüncelerini paylaşabileceği ve yorumlayabileceği bir ortam hedeflenmiştir. Katılım için herhangi bir yaş sınırlaması olmayan yarışmaya konu ile ilgili blog hazırlayan herkes başvuru yapabilmektedir.

Başvuru
İnternette halka açık olarak yayınlanan bir veya birden fazla yazı ile yarışmaya www.blogyarismasi.com sitesi üzerinden başvurabilir. Yarışmacı yazısını www.blogyarismasi.com sitesine yükleyecek ve yazılar moderatör onayından geçtikten sonra yarışma sitesinde yayınlanacaktır.

Yarışma Takvimi
1 Ağustos 2010 - 31 Ağustos 2010 tarihleri arasında başvurular alınacaktır.
1 Eylül 2010 - 7 Eylül 2010 tarihleri arasında değerlendirmeler yapılacaktır.
8 Eylül 2010 tarihinde sonuçlar açıklanacaktır.



Blog Yarışması jürisi;
- N. Bengisu KARACA (Gazeteci, Yazar)
- Doç. Dr. B. Berat ÖZİPEK (Akademisyen, Yazar)
- Emre AKÖZ (Gazeteci)
- Ergun BABAHAN (Gazeteci)
- Etyen MAHÇUPYAN (Gazeteci, Yazar)
- Fehmi KORU (Gazeteci, Yazar)
- Prof. Dr. İskender PALA (Edebiyatçı, Yazar)
- Prof. Dr. Mehmet ALTAN (Akademisyen, Yazar)
- Nazlı ILICAK (Gazeteci, Yazar)
- Prof. Dr. Serap YAZICI (Anayasa Profesörü)
- Prof. Dr. Toktamış ATEŞ (Akademisyen, Yazar)
- Prof. Dr. Yasin AKTAY (Akademisyen, Yazar)

İlk aşamada yazılar aldıkları oy sayısı ve okunma sayılarına göre değerlendirilip, bu kategorilerde en yüksek sırayı alanlar jüri değerlendirmesine alınacaklar.

Yarışma dediysek ödülü de var tabi;

1.'ye Macbook Pro
2.'ye Macbook
3.'ye Ipad 3G


Seçim arefesinde kaleminize güveniyorsanız şansınızı denemek için iyi bir fırsat olabilir. Yarışmayla ilgili ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Katılımcılara başarılar.

Görüşmek üzere...

17 Ağustos 2010 Salı

Gelecek Kaygısı


Hep dert yanarız neden biz üretmiyoruz, neden bizim böyle markamız yok, neden Manchester United'da Real Madrid'de bizim futbolcularımız oynamıyor, neden hep alıcı biziz, birçok marka için pazardan başka birşey ifade etmiyoruz, neden, neden?

Sorarım size bu ülkede girşimcinin az olması, üretimin kıt olması veya olmaması, dünya çapında sporcularının olmaması çok normal değil mi? Çünkü bu ülke vatandaşlarının gelecek kaygısı var arkadaş. Bu kaygı bir insanın üzerinde ne kadar etkisini gösterirse o insanın yetenekleri, yaratıcılığı o kadar az kendini gösterir ve kullanılabilir. Çünkü girşimcilik, farklı şeyler deneme, sorumluluk alma riskli işlerdir ve bu riskli işlerin olumsuz sonuçlarında insanın yaşam standardları ciddi anlamda değişecekse, aç kalacaksa, ailesini geçindiremeyecek duruma gelecekse bu riske hiç bir insan oğlu giremez. İnsanın belli bir oranda dayanabileceği dayanaklar olmalı ki riskin olumsuz sonuçlarında hayatta kalabilmeli.

Benim ülkemde vatandaşın böyle bir dayanağı yok. Benim gelecek kaygım varken ben nasıl girşimci olabilirim. Girşimci olmam için babam fabrikatör mü olmak zorunda, aile holdingimiz olmazsa olmuyor mu, devletin kritik noktalarında dayım, amcam olmazsa ben içimdeki sporcu ruhunu uluslararası düzeyde sergileyemeyecek miyim? Başka seçenekler varsa bilmiyorum ama eğer yoksa maalesef bu ülkede bu işler böyle yürüyor. Bu oturmuş, kimsenin kolay kolay kazıyamayacağı sistem yüzünden ne olması gerektiği kadar ve kalitede girişimci var ne olması gerektiği kadar başarılı sporcu ne de olması gerektiği oranda kaliteli insan.

Ben bugün gerçekten işini iyi yapan, arkasından övgüyle bahsedilen insanların KPSS için kasmasını ve bir şekilde devlete kapak atıp, gelişimini köreltmeyi göze alarak(istisna birimler buna dahil değil) kendisini maddi anlamda garanti altına almak istemesine şahit oluyorsam, iyi niyetli ve alanında uzman insanların sırf devlette sağlam torpili olmadığı için şirketini kuramadığı ve kaliteli iş yapmasına bu sayede izin verilmediği gerçeğinden haberim oluyorsa ve benim dayılarımda asgari ücretle çalışan, amaçları çocuklarını okutup, ailesine ekmek götürmekten daha ileriye gidemeyen insanlarsa nasıl bu ülkede sahip olduğum yeteneği kullanıp, ülkeme sınıf atlatmak için birşeyler yapacağım? Devlet benden bunu gerçekten bekleyebiliyor mu?

Devletten destek alamadığımız gibi biz de vermiyoruz aslında yeteneklere. Geçen gün Galatasaray-Sivas maçını izlerken dikkatimi çeken birşey sinirimi bozdu. Teknik Direktör Rijkaard sağ açıkta maça çok az bir süre kala sakatlanan Serdar Özkan'ın yerine genç yeteneğimiz Emre Çolak'a o bölgede yer vermiş ve sanırım Emre'nin o bölgede ters ayak avantajını kullanmasını beklemişti. Maç içerisinde öyle pozisyonlar oldu ki genç Emre az adamla yakaladığımız Sivas takımının sol kanadında bulduğu büyük boşlukları kullanmayı denemeyip, çizgide etkili atak oluşturma insifiyatifini hiç almadı. Çünkü onun için topu ortaya çekip sol ayağıyla başka birisine garanti pas vermek daha az riskliydi ve böylece daha az hata yapmış olacak, futbol uzmanı eleştirmenlerimiz tarafından daha az taşlanacaktı. Hatta bu az riskli basit oyununa rağmen genç yaşında onu en çok destekleyenlerden biri olduğunu zannettiğimiz Arda abisi bile 1-2 hatası yüzünden hırpaladı genç Emre'yi. Bu yetenek bu şartlarda nasıl risk alıp çizgiye inecek, uzaktan vuracak, çalım deneyecek de Avrupa'da büyük takım oyuncusu olacak. Biz kredili davranabilsek, hata yapsın öğrenir diyebilsek, bu yeteneğin bu kaygıyı hissetmemesini sağlayabilsek daha farklı olmaz mı?

Evet birçok kişinin gelecek kaygısı var ve bizi inanılmaz derecede körelten bir unsur bu. Türkiye'de girişimci yokmuş, pardon ne bekliyordun?

Ne devlet yapması gerekeni yapıyor ne bizler. Bu işler bu şekilde yürüdükçe de hep alan, hep izleyen, hep çırpınan olacağız. Kimse bunun sonuçlarına şaşırmasın ve daha iyi şeyler beklemesin.

İyi bir hafta olması dileğiyle...