Sayfalar

20 Mart 2010 Cumartesi

e-tohum Kampı - 20 Mart 2010

Bir süredir etohum toplantılarından uzak kalınca bu toplantıya gitmeyi uzun süre önceden planlamıştım, nitekim sabah erkenden yola koyuldum ve erken saatlerde Bersay İletişim Enstitüsü'ndeki yerimi aldım. Günün ilk konuşmacısı Google Türkiye ekibinden Deniz Utku'ydu. Deniz Utku'nun konusu SEO(Arama Motoru Optimizasyonu)ydu. Konuşma sonrasında birebir sorular aldığı sırada Google Türkiye ekibinin yaklaşık 15 kişi civarında olduğunu öğrendim. Ayrıca Google'ın Türkiye ofisinde herhangi bir development yapılmadığını sadece satış pazarlamayla ilgili çalışmaların yapıldığını da ilk defa duymuş oldum.

Günün ikinci konuşmacısı Haluk Elçi'ydi. Haluk Bey ODTÜ Makine Mühendisliği mezunu ve Amerika'da işletme mastırı yapmış.Üst düzey yöneticilik tecrübeleri de var Haluk Bey'in. Haluk Bey girşimci yatırımcı iletişimi sırasında hazırlanması gereken gelir-gider tablosundan ve bu tablo üzerindeki kavramlardan bahsetti. Tablo oluşturmada sık yapılan hatalardan, yapılması gerekenlerden, hedef pazarın doğru tahmin edilmesinin öneminden, gelir modellerinin net olması gerektiğinden konuştu. Girşimlerin büyümesinde gelir-gider tablolarının öneminin büyük olduğunu öğrendik. Ayrıca bir soru üzerine bir girişimci için, lider olan bir pazara girip lider markayla rekabete etmek yerine, niş pazara girip lider olmanın daha avantajlı olduğunu söyledi. Girşimcilere ve girşimci adaylarına parayı yönetebilme ve belgeleme noktasında çok önemli tüyolar verdi.

Bir saatlik yemek arasından sonra "yatırımcılara kısa, etkili sunum yapma teknikleri"ni Ertuğrul Belen'den dinledik. Anlattığı konuyu gerçekten çok iyi uygulayabilen bir insan. Çok canlı ve dikkatleri toplayan bir konuşması vardı. Bahsettiği konular çok ilginçti aslında. Yatırımcı arıyorsunuz ve bir gün bindiğiniz asansöre ünlü bir iş adamı, çok iyi yatırımlar yapabileceğine inandığınız bir insan biniyor ve girşiminizi tanıtmak için 30sn lik hayati bir fırsata sahipsiniz. Ayrıca bu 30 snde yaptığınız tanıtım kısa, öz ve etkileyici olmalı ki adam sizinle lobide konuyu uzun uzun konuşmak istesin ve süreç ilerlesin. Böyle bir durumda konuya nasıl girerdiniz, 30 sn de neler söylerdiniz? Öncelikle konuya girişiniz yatırımcıda soru sorma ihtiyacı uyandırmalı. Bunu soru sormak, bir istatistikten bahsetmek, bir şeyi ilan etmek şeklinde mesela "dünyada 5 milyon kişinin .... yaptığını biliyor muydunuz?" gibi bir metod kullanarak yapabilirsiniz.

Gelişme bölümünde de başta yaptığınız işin en çarpıcı noktasından, sizin rakiplerinizden farklı olarak yaptıklarınızdan olmak üzere düşündüğünüz ortaklık şeklinden ve ihtiyacınız olan sermaye ve hizmetten bahsetmek gerekiyormuş. Konuşmanın sonunda ise güçlü, akılda kalacak bir kapanış cümlesi kullanılmalıymış. "Bizimle beraber bu ilke imza atmak ister misiniz?" gibi iddialı bir final cümlesi de yatırımcının girşime odaklanmasını sağlayabilir.
Konuyla ilgili videolar izledik ve canlı örneklerden bahsetti Ertuğrul Belen. Steve Jobs'un her sene yaptığı Apple ürünün sunumuna sade giyimle çıktığını, elindeki ürünün en çarpıcı özelliğini söyleyerek sunuma başladığını ve herkesin anlayabileceği bir dil kullanarak tüm dünyayı konuşmasına kilitlediğini söyledi. Açıkçası bu sunumun çok ilgimi çekeceğine inanmıyordum ama aksi oldu.

Sıradaki konuşmacı Garanti Bankası'ndan Emre GÜzel'di. İnternet sektöründe uzun yıllar çalışmış, tecrübeli bir insan. Konuşmasında sanal pos konusu üzerinde durdu. Sanal poslardaki sorunlardan, sanal pos talep eden firmalarda aranan şartlarından ve sanal posun (+)larından (-)lerinden bahsetti. Sanal posun kulanım prosedüründeki bazı şartlardan dolayı bankaların sanalpos vermeye pek sıcak bakmadığını öğrendik. Ayrıca 3d security sistemininin avantajları, dezavantajları ve bankaların sanal şirketlerle ilişkisi hakkında bilgi sahibi olmuş olduk. En azından internet sitesinden müşteriye kredi kartıyla alışveriş yaptırmak sandığım kadar kolay değilmiş.

Günün finaliniyse Sporx.com'un kurucuları İlkan Gökyılmaz ve Emre Uğurlu Sporx.com'un kuruluş hikayesinden ve daha sonraki süreçlerden bahsederek yaptı. Çok keyifli bir sohbet oldu.

Bu cumartesi gününü de girşimcilikle dolu bir etohum kampıyla değerlendirmiş olduk. Girşimci ve girşimci adayları için çok kritik bilgiler paylaşıldı. Bu tür ortamların oluşması ve ücretsiz olarak bu bilgilerin paylaşılması gerçekten çok güzel. Bu yüzden Burak Büyükdemir'e teşekkürü bir borç biliriz...

18 Mart 2010 Perşembe

TIME MANAGEMENT

Başlığı neden İngilizce yaptım bilmiyorum ama zaman yönetimi demek. Böyle bir kavram var mı yok mu araştırmadım, sadece yazmayı düşündüğüm konunun başlığının "zaman yönetimi" olabileceğini düşündüm. Belki de başlığa time management dememin sebebi endüstri mühendisliği okuyan arkadaşların aldığı management dersleri (quality management, risk management vs.) gibi böyle bir dersin veya eğitim dalının olması gerektiğini düşünmemdir. Az önce baktımda ücretli eğitimler mevcutmuş bu konuda.

Bu konuda yaralı olduğum için böyle bir yazı yazmak istedim aslında. Evet henüz zamanımı yeterince iyi yönetemiyorum. Hep imrenmişimdir zamanını çok iyi kullanan, değerlendiren insanlara veya yaptıkları zamanlama hatalarından en az zararla çıkmasını bilenlere. Yanlış anlamayın zamanımı yönetmekten zamanımı sürekli ders çalışarak geçirmeyi, ders çalışmaktan sıkıldığım anları da kitap okuyarak renklendirmeyi, oyun yüzü görmeyip film izlememek için yemin etmeyi, sahilde arkadaşlarımla muhabbet etmeyi zamanımı harcamış olarak değerlendirmeyi kastetmiyorum. Zaten bu şekilde bir zaman yönetimiyle başarıya yani amaca ulaşılabileceğini zannetmiyorum. İmrendiğim nokta o anda hangi iş yapılması gerekiyorsa, işe başlanılacak noktayı belirleyip bitiş noktasını da bir sonraki aktivitenin sınırlarına dahil etmeden belirleyebilme. Ders çalışmam gereken zamanda ders çalışıp, gezebileceğim zamanda gezmeyi, oyun oynamak için uygun zamanı seçebilmeyi, aynı zamanda arkadaşlarımada vakit ayırabilmeyi istiyorum. Başlangıç ve bitiş noktalarının ayarlanmasının yanında işe ayrılan sürede çok iyi planlanmalı tabi. Gereksiz fazlalık veya abartılı şekilde kısmak planın dağılmasına neden olur.

Günlük hayatta öğrencisinden işçisine, ceo’sundan öğretmenine herkesin yapması gereken en önemli planlama uyku planlamasıdır. Benim de yapmam gerektiği gibi. Bu gece eğer geç yatıp yarın öğlene kadar uyuyup, yarından 0(sıfır) verim alacaksam bu benim için kötü bir zaman yönetimidir. Oyun oynamam, sinemaya gitmem, spor yapmam hepsi programımda olmalı ama hepsinin süresi gerektiği kadar ve yeri net olmalı. Eğer herhangi birinde zamanlama hatası yapmışsam bunu telafi edebiliyor olmalıyım. İşlerim birbirine karışmamalı, çok şey yapma hevesiyle giriştiğim birden fazla işten hiç birini başaramamış olarak çıkmamalıyım. İşlerimi önemlerine göre sıralayabilmeliyim ve bunlar için ayırdığım sürelerde önemleriyle orantılı olmalı.

Neden lisede daha çok ders çalışmadım, neden daha çok test çözmedim veya neden çok kitap okumadımdan çok kendime neden bundan önce zamanı iyi kullanamadım diyorum. Zaman yönetimini tam olarak yapamadığıma en çok üniversite hayatımda pişman oluyorum. Çünkü aldığımız sorumluluk ve yapmamız gereken şeyler daha önceki dönemlere göre çok daha fazla. İşte bu yüzden zaman yönetimi bu dönemde çok kıymetli oluyor. Ajandadaki işleri zamana en iyi şekilde yayıp, sınırları belirlemek, mantıklı zaman dilimleri ayırmak bu işlerin içerisinden maksimum verimle çıkmanın sırrıdır diye düşünüyorum.

Her günü olabildiğince yüksek verimle değerlendirmek sonuca çok rahat ulaşmayı sağlayacaktır. Bu duyguları hiç hissedemedim ama eğer zamanımı yönetebilmeyi gerçekten başarabilirsem o zaman yaptıklarımdan daha fazla zevk alacağıma inanıyorum. Üniversitede kazanılacak böyle bir alışkanlık iş hayatınada yansıyacaktır ve bu sayede şu anda içerisinde bulunduğum durumdan daha fazla sorumlu olacağım zamanlarıda iyi yöneterek hayatımı kolaylaştırabileceğim. Umarım bundan sonra zamanın kıymetini daha iyi anlayıp, içerisinde bulunulan an içerisinde yapılabileceklerin en iyisini yapabilirsiniz, yapabilirim.


Yaptığınız işin en iyisini, bir de zamanında yapın, o vakit dağ başında bile olsanız insanlar sizi bulur. Thomas Brown

8 Mart 2010 Pazartesi

CETURK Java Teknolojileri Günü - Boğaziçi Üniversitesi

CETURK üniversitelerde Java teknolojileri eğitimlerini verme geleneğini sürdürüyor. Bu kez durak Boğaziçi Üniversitesi.

CETURK Java Teknolojileri Günü adlı etkinlik Boğaziçi Üniversitesi Bilişim Kulübü - CETURK ortaklığıyla 12 Mart Cuma günü Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenecek. Seminere katılanlar arasından 3 kişiye çekilişle kitap hediye edilecek. Katılımcalara sertifika verilecek.

Konuşmacılar;

*Melih Sakarya

*Mustafa Demir

*Yiğit Darçın

Vakit kaybetmeden kayıt olun.. Etkinlikte görüşmek üzere...