Sayfalar

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Ankara'da 10 Gün

2 Temmuz Cuma günü geldim Ankara'ya ve bugün Ankara'daki 11.günüm. Hızlı, yorucu, tempolu bir 10 gün geçti. Ankara'ya yabancılık, staja başlama ve uyum evresi, kurs, kalacak yer derken sanki 10 gün sürekli koşturmuşum gibi hissediyorum kendimi.

Haftanın 7 günü sabah erkenden kalkıyorum ve akşam dönüyorum. Yorucu bir tempo. Allah'tan Ankara trafiği İstanbuldaki gibi değilde trafikte gereksiz zaman kaybetmiyorum. Şehir içi metro da ulaşım için diğer bir kolaylık.

Trafik yoğunluğu çok fazla değil ama Ankara'nın da ulaşımı pahalı. Özellikle öğrenci için. Zaten ilk darbeyi oradan yedim. İnsan ilk önce farkedemiyor farkı ama bankamatiğe gidip para çekme periyodum arttı burada.

Dikkatimi çeken diğer bir noktaysa muhatap olduğum kadarıyla esnaf ve özellikle öğrencilerin "hocam" kelimesini çok kullanması.

Yemek masrafı konusunda pek fazla fark yok ama İstanbul'dan daha pahalı değil. Uygun yerler var.

Hafta içi 5 gün ODTÜ Teknokent'teyim. Güzel bir staj ortamı var. Ayrıca ilerde Teknokentlerle alakalı bir yazı da yazmak istiyorum.

İstanbul'da olmayan olimpik buz pistinin burada olmasına sevindim. Hatta pist Türkiye'deki ilk olimpik buz pistiymiş.

Şu ana kadar çok fazla gezme şansım olmadı ama zamanla daha fazla gezip, öğrenmeye çalışacağım kedi logolu Ankara'yı. Şehir içi ulaşım pahalı olduğu için Melih Gökçek'e biraz kızdım ama Büyükşehir Belediyesi ve Melih Gökçek'le alakalı görüş belirtmek için henüz erken olduğunu düşünüyorum.

Sonuç olarak şunu söyleyebilirim; her yerde mutlu olmak için yeterli sebep mutlaka var ancak olay bu sebepleri farkedip değerlendirmekte bitiyor sanırım.

Şimdilik Ankara izlenimlerim böyle. Umarım 2 ay sonra daha iyi yorumlar yaparım ve buradan mutlu ayrılırım.

Hiç yorum yok: