Sayfalar

29 Kasım 2009 Pazar

Üniversite - Sanayi İşbirliği

Her siyasi seçim döneminde bize hizmet edebilme aşkı içerisinde!! il il, köy köy dolaşıp her gittikleri yerde "beni seçin ilk işim buraya bir üniversite yapmak, bir tane varsa 2ncisini, 2 tane varsa 3üncüsünü yapmak olacaktır yurttaşlarım" diye haykırmak artık siyasi liderlerimizin olmazsa olmaz seçim politikalarındandır. Aslında yanlış mı? Hayır. Neden, çünkü üniversite bir şehrin ekonomosini canlandırır, eğitim seviyesini yükseltir, teknolojik gelişmeleri hızlandırır, sanayiyle işbirliği yaparak üretimi, üretimdeki verimi arttırır dolaylı olarak da sanayiyi canlandırır kısacası şehrin kalitesini arttırır. Madem bu kadar iyi bir şey bu üniversite siyasiler yanlış birşey söylemiyor aslında. Ama burada unutulan üniversitenin bir yere yapılabilmesi için üniversitede okuyacak öğrenciler için söz konusu yerleşim yerinde belli bir kültür altyapısı, eğitim seviyesi olması lazımki bunlar okulda, sağda, solda sürekli konuşup, tartışıp en sonunda hiçbir şeyi değiştiremediğimiz konular.

Peki yapılması vaadedilen üniversitelerden önce yapılanlara bakıp bu ülkede bu kurumun ne derece iyi işlediğini irdeleyip, (+)ları, (-)leri tespit edip buna göre yenisi için daha iyi bir planlama yapıp daha iyisi inşa edilemez mi? Edilmesi gerekir. Yukarıda sözü geçen bu kurumun sanayi ile olan ilişkisi bu noktada ele alınabilir aslında. Çünkü herkesin bilip, artık çoğunluğunda ağzında sakız ettiği gibi bir ülkenin gelişmesi için üniversite çok önemlidir ve üniversitede verilen teorik bilgiler sanayide uygulamaya geçirilir, üniversitelereden öğrenciler ne iş yapacağını bilerek, kalifiye olarak mezun olurlar, ülkenin menfaatleri doğrultusunda üretim yapılır, üretimdeki verim artar ve bu döngü sonunda ülkenin refah seviyesini belirleyen en önemli faktörlerden olan sanayi gelişir. Olması gereken bu değil midir sizcede?

Ülkemizde bunun ne kadar yapılıyor olduğuysa oldukça vahimdirki, bunu bu sistem(sizlik)ten en çok etkilenenlerden biri olan öğrencinin penceresinden bakıyoruz. Her yıl üniversitelerden milyonlarca öğrenci mezun oluyor ama bunların yüzde kaçının ne iş yapacağını, okulda öğrendiği bilgiyi nasıl uygulamaya koyacağını bilerek piyasaya girdiğini belki kesin rakamlarla ifade edemesekte çok düşük bir yüzde olduğu konusunda hemfikirizdir diye düşünüyorum. İşte bu yüzdenin çok düşük olması üretemeyen, üretmeyi bilmeyen gençlerin iş başına geçmesine ve teknolojiden giyime kadar ihtiyaçlarının çoğunu dışardan karşılayan bir ülke olmamıza neden oluyor.

Bu tabloyu uzunca bir süredir apaçık izleyen birisinin ağzından bu konuyu dinleyince olayı daha farklı bir boyuttan, daha ciddi bir şekilde düşünmeye başlamıştım aslında. Şurada ilanını yaptığım IV. Ulusal Yazılım Sempozyumu'nda konuşmacı olan Mehmet Akşit ODTÜ mezunu ve şu anda Hollanda Twente Üniversitesi'nde Bilgisayar Mühendisliği bölüm başkanı. Konuşmasından işini çok profesyonel yaptığı ve çok tecrübeli olduğu çok rahat anlaşılıyordu. Açıkçası gerçekten gurur duydum. Mehmet Akşit'in bahsettiğine göre üniversiteleri hatta Hollanda'daki üniversiteler, üzerinde durduğumuz konuyu çok iyi kavrayıp, başarıyla uyguluyorlar. Sürekli fabrikalarla, şirketlerle iletişim halinde olduklarını, beraber çalıştıklarını, birçok firmanın problemlerini üniversiteyle işbirliği içerisinde çözdüğünü söyledi. Öğrencinin şirketlerle ortak yürütülen projelerde zorluk çekmemesi için verilen derslerinde uygulamaya yönelik dersler olduğunu ve bu derslerin Türkiye'de verilmediğini söyledi. İşte bu yüzdende Türkiye'den öğrenci alırken 40 defa düşünüyorlarmış.

Teknoparklarda bu işbirliğinin bir parçası aslında. Gelişmiş bir çok ülkede teknopark uygulamaları II. Dünya Savaşı’ndan sonra başarı ile uygulamaya konularak ülkelerin sanayilerinin teknoloji ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya eyaletinde Silikon Vadisi gibi çok gelişmiş ve ün kazanmış teknopark uygulama alanları bulunmaktadır. Birçok gelişmiş Batı’lı ülkede teknopark uygulamaları bu ülkelerin ekonomik
gelişme programları içinde önemli bir araç olarak görülmüş ve sayıları hızla artmıştır.

Türkiye'de ise ilk olarak üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde İstanbul Teknik Üniversitesi ile İstanbul Sanayi ve Ticaret Odası’nın 1985 yılında bir teknopark uygulaması başlatılmıştır. İlerleyen zamanlardada ODTÜ, İTÜ, Akdeniz Üni. gibi üniversitelerde yayılmıştır. Bu çalışmanın bir nebzede olsa işbirliği konusunda faydaları olsada ben şu anda bir çok girişimcinin teknopark'ta şirketini kurmaya karar vermesinde üniversiteden faydalanmaktan çok teknoparkın avantajlarından yararlanmak olduğunu düşünüyorum.

Bunun dışında ağırlıklı olarak İstanbul-Ankara-İzmir'deki bazı üniversitelerin şirketlerle yürüttüğü, öğrencilerini daha iyi yetiştirebilmek adına yaptığı çok güzel anlaşmalar var. Ama AB kapısında çırpınan Türkiye için kesinlike yeterli değil. Yeterli noktaya gelebilmesi için her iki tarafın (Üniversite-Sanayi) , devletin, sanayi odalarının ve TOBB gibi oluşumların desteği şart.

Demekki hali hazırdaki üniversitelerin çuvalla sorunu varken tiyatro olmayan, adam akıllı kütüphanesi bile olmayan illere, ilçelere gidip meydanlarda üniversite vaadetmek işi çözüp, bizi bir adımcık dahi öteye götürmüyormuş. Eğer ileriye gideceksek teknolojide, sanayide Avrupa'nın ABD'nin eline bakmayacaksak üniversite'de aldığımızla üretebilir hale gelmeliyiz. Umarım bunun için fazlasıyla sahip olduğumuz bu potansiyeli kullanabiliriz. Hakettiğimiz nokta bu değil. Daha iyisini yapabiliriz...

Görüşmek üzere....

2 yorum:

Seval dedi ki...

Gerçekten dışardan bakınca ne kadar güzel görünüyor. Hatta adı da çok havalı "üniversite-sanayi işbirliği"... Ama işin içinde olunca bazen o sanayi bölümü insanı çileden çıkarıyor. Bu işin içinde sadece TOBB olsa iyi, daha neler neler var. Ne torpiller, ne uyanıklıklar dönüyor. Bizim okulun yapısına göre 2, 3 ve 4. sınıflarda her yıl 4 ay sanayide eğitim görüyoruz. Bir nevi gerçel çalışan gibi çalışıyoruz. Ben gittiğim 4 aylık sanayi maceramda çekmediğim çile kalmadı. Torpille büyük firmalara girenler yatıp 700 lira maaş bile aldılar. Şimdi anlatmak istemem ama Türkiye kendini geliştirip doğru-dürüst bir iş yaparsa şaşırıp kalırım zaten.

Bulgaristanda Eğitim dedi ki...

tesekkurler paylasım icin